Viski Tarihi ve Phylloxera
Viski Tutkunları grubumuzun en genç ve en aktif üyelerinden Birkan Durmaz’ın Viski Tarihi ve Phylloxera araştırmasını dünya viski tarihi açısından bir kilometre taşı olduğu için sizlerle paylaşmak istedim
Sitemde ara ara konuk yazarlara ve değişik görüşlere de yer vermeye çalışıyorum. Facebook’ta Maltın Günü Viski Kulübü ve arkadaşlarının bir araya geldiği Viski Tutkunları grubumuzun en genç ve en aktif üyelerinden Birkan Durmaz’ın bu araştırmasını dünya viski tarihi ve viski kültürü açısından bir kilometre taşı olduğu için sizlerle de paylaşmak istedim:
Viski Tarihi ve Phylloxera
Resimde gördüğünüz böcek Phylloxera, bilinen ismiyle Asma Biti. Boyutu yaklaşık bir toplu iğne ucu kadar. Asmaların özellikle yapraklarını ve köklerini emerek besleniyor. Tıpkı sivrisinekler bizi ısırdığında kolumuz kabardığı gibi, asmaların da köklerinde şişkinlik yapıp ölmelerine veya hastalanmalarına sebebiyet veriyor. Bu haşerat Amerika kökenli fakat Amerikan asmalarının kökleri buna karşı bağışıklığa sahip.
Amerika’nın keşfinden sonra 16. Yüzyılda Fransızlar kolonileşmeye başlıyorlar. Tabii kendi üzüm tohumlarını da yanlarında götürüp kendi asmalarını ve şaraplarını yetiştirecekler. İnsanoğlunun bu haşeratla ilk tanışması da orda oluyor. Amerikan asmalarının bağışıklı olduğu asma bitleri için bu yeni Avrupa asmaları ziyafet! Üzüm konusunda Amerika’da bir türlü dikiş tutturamayan Fransızlar için bu bir muamma olarak kalıyor ve çare kalmayınca artık Amerikan asmaları yetiştirmeye yöneliyorlar (bazı istisnalar haricinde).
Birkaç yüzyıl sonra, Amerika-Avrupa trafiği hızlanmaya başladığında, getirilen şaraplar ve Amerikan tohumları ile bazı Avrupalı üzüm yetiştiricileri de bu Amerikan üzümlerini yetiştirmeye başlıyor. Kıyamet burada kopuyor. Tohumların ve şarapların arasına saklanan bu miniminnacık haşereler için cennetin kapıları aralanmış oluyor. 1860’lar civarında Amerikan asmaları Avrupa’da büyük bir patlama yaşıyor. Ta ki 1863’te Fransız bir botanist Phylloxera’ı keşfedene kadar… Ama artık çok geç!
19. Yüzyılın ortalarında “Büyük Fransız Şarap Felaketi” yaşanıyor. Fransa’daki çoğu bağ büyük zararlar görüyor ve Brendi büyük bir bozguna uğruyor. Şimdi diyeceksiniz ki bunun bizimle ne alakası var??
Malt viski 19. Yüzyılın başlarında çok sert bir içecekti ve herkese yönelik değildi. İşte o dönemlerde Column İmbikler üretildi. Tahıldan yapılan bu viskiler daha ekonomikti ve daha yumuşak bir içimi vardı artık viskilerin. Viskiler harmanlanmaya ve şişelenmeye başlamıştı. 1823 itibariyle İskoçya’da yaklaşık 14600 damıtımevi vardı. Fakat viski için zor zamanlardı, çünkü baştakiler dedi ki: “Beyler artık bu işi kontrol altına almamız lazım! İnsanlar sarhoş geziyorlar, askeri güçler bile!” Ruhsatsız damıtımevleri kapanmaya zorlanacak, viskiler vergiye bağlanacaktı. Yalnız bu sırada İspanya’dan şarap, Fransa’dan da brendi akıyordu ve bu viski açısından ekonomik olarak hiç de adil değildi! İşte o zaman ilk defa damıtımcılarla biraraya gelindi ve orta yol bulundu, her damıtımevi teker teker lisans almaya başladılar…
Glasgow ve Edinburgh viski başkentleriydi. Daha aşağılarda, İngilitere’de dediler ki; “Yok kardeşim, bizim siz eteklerle dolaşan, viski içen İskoçlarla işimiz olmaz. Biz konyak ve brendi içiyoruz, bizim ana içeceğimiz bu. Çünkü biz sizinle son yaptığımız Culloden Savaşını (16 Nisan 1746 Çarşamba günü yağmurlu bir gece vakti, Prens Charles ve Cumberland Dük’ü komutasındaki iki ordunun kafa kafaya girdiği bir savaş) çok iyi hatırlarız! Hani şu sizi sınırı geçtikten sonra taa Inverness’e kadar kovaladığımız… Biz brendimizi içeceğiz!” Çok değil bundan bir kaç yıl sonra Fransa’da phylloxera böceği nedeniyle yaşanan kriz nedeniyle üzümler mahvoluyor ve brendi’lerinden yoksun kalıyorlar.
Sevgili Viski Tutkunları, diyeceğim o ki; İskoç Viskisi şu an dünyada böylesine yaygınlaşabilmişse ve biz kadehlerimizi karşılıklı birbirimize kaldırabiliyorsak, her şey o bahsettiğim iğne ucu büyüklüğündeki küçük böcek sayesinde.
Birkan Durmaz’a sonsuz teşekkürler…